Ağustos 10, 2013

Serbest Düşme


İnsanın hep sahip olamadıklarını istemesi durumu vardır. Sahip olma şehveti yani.

Bir konuma gelmek ister, gelince mutsuz olur daha üstünü ister. Bir şey elde etmek ister, sahip olursa başka bir şey ister. Elde edilen şey genelde sıradanlaşır, cazibesini kaybeder. 

"İleriye gitme isteği"nden daha farklı bir şeyden bahsediyorum. "Elimde şu var, eyvallah ama bir de bu olsun" değil. "Elimde hiçbir şey yok!" hissinden bahsediyorum.

Halbuki bir şey değerli ise, her zaman değerlidir. Tersi de geçerli. O şeye sahip olup olmamak onun değerini değiştirmez.

Olmayan şeyin cazibesi yer çekimine benziyor. Yerde otururken yer çekiminin varlığı fark edilmiyor. Ama yüksek bir yerden düşmek üzereyken tek hissedilen şey o çekim. Hem çekime maruz kalan şey, hem de çekim kuvveti aynı halbuki.

Sahip olmak istediğimiz şey bizden uzakken hissedilen şehvet, elde edince kalmıyor. O şey bizden geri alındığında ise tekrar aynı çekim hissediliyor.

Kapitalizm sağolsun, o şehveti diri tutacak tüketim nesnelerine her gün yenisi ekleniyor. Şimdiye kadar böyle idare etti. Fakat bu artık kesmemeye başlamış olmalı ki insanların içinde "kaybetme arzusu" doğmaya başladı. Elde ettiği her şeyi bırakıp gitme, yaptığı her şeyi yıkma arzusu. 

Sırf yer çekimini hissetmek için aşağıya atlama arzusu yani.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder