Ekim 30, 2011
Meyyâl Hanım
Bundan böyle bana hediyeniz olan takma ismimi kullanacağım. Debdebe-i ihtişâmı gördükten sonra, bırakmak olur mu?
Ekim 27, 2011
Ekim 19, 2011
kitabe-i seng-i mezar
sanırım şiir sevmeye başlıyorum artık yavaştan.
Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
Nasırdan çektiği kadar;
Hatta çirkin yaratıldığından bile
O kadar müteessir değildi;
Kundurası vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allahın adını,
Günahkar da sayılmazdı.
Yazık oldu Süleyman Efendi'ye
II.
Mesele falan değildi öyle,
To be or not to be kendisi için;
Bir akşam uyudu;
Uyanmayıverdi.
Aldılar, götürdüler.
Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü.
Duyarlarsa öldüğünü alacaklılar
HAklarını helâl ederler elbet.
Alacağına gelince...
Alacağı yoktu zaten rahmetlinin.
III.
Tüfeğini depoya koydular,
Esvabını başkasına verdiler.
Artık ne torbasında ekmek kırıntısı,
Ne matarasında dudaklarının izi;
Öyle bir rüzigar ki,
Kendi gitti,
İsmi bile kalmadı yadigâr.
Yalnız şu beyit kaldı,
Kahve ocağında, el yazısiyle:
"Ölüm Allahın emri,
Ayrılık olmasaydı."
Nasırdan çektiği kadar;
Hatta çirkin yaratıldığından bile
O kadar müteessir değildi;
Kundurası vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allahın adını,
Günahkar da sayılmazdı.
Yazık oldu Süleyman Efendi'ye
II.
Mesele falan değildi öyle,
To be or not to be kendisi için;
Bir akşam uyudu;
Uyanmayıverdi.
Aldılar, götürdüler.
Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü.
Duyarlarsa öldüğünü alacaklılar
HAklarını helâl ederler elbet.
Alacağına gelince...
Alacağı yoktu zaten rahmetlinin.
III.
Tüfeğini depoya koydular,
Esvabını başkasına verdiler.
Artık ne torbasında ekmek kırıntısı,
Ne matarasında dudaklarının izi;
Öyle bir rüzigar ki,
Kendi gitti,
İsmi bile kalmadı yadigâr.
Yalnız şu beyit kaldı,
Kahve ocağında, el yazısiyle:
"Ölüm Allahın emri,
Ayrılık olmasaydı."
Ekim 17, 2011
kış
Ekim 15, 2011
Ekim 12, 2011
Ekim 11, 2011
cem karacadaki inanılmaz mantık hatası
yavuz sultan selim han hazretlerinin baya bi alevi kestiği söylenir ya; bunun gerçekliğini, uydurmacalığını; gerekliliğini, yanlışlığını falan sorgulamıycam tabi kıt tarih bilgimle. ama konuyla ilgili bi şey acayip geldi, anlamadım.
cem karaca bildiğim kadarıyla bektaşiydi. ve zamanımızda yaşamış olmasından, gerçek bektaşiliğe diyil zamanımızdaki "alevi-bektaşi" denilen saçma şeye mensup olduğunu çıkarıyorum. yani aleviliğe epey yakın bi kafası var.
"Şîrler pençe-i kahrımdan olurken lerzân
Beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek"
olan meşhur bi dörtlüğü var. cem karacanın "şah mat mı padişah mı" şarkısında da o iki dize hemen hemen aynı şekilde (sadece "Şirler"den sonra "bile" var) geçiyo.
e peki bu nasıl oluyo da oluyo? alevilerin en büyük düşmanları addettikleri bi adamın şiirini; dünyaya hemen hemen o pencereden bakan bi insan -hele ki cem karaca gibi siyasi kişiliğini sanatının içine epey katan biri- niçin kullanıyo?
çok fazla değil ama biraz düşündüm, bi cevap bulamadım ben. bu arada yaptığım bazı çıkarımlarda falan hatalar yapmış olabilirim, belki ondan kaynaklanıyodur problem. bulamadım ama yani. bi de Allah rahmet eylesin.
asayiş
az önce blogda arama fasilitesini, evet fasilitesini, ilk defa olarak kullandım. çok hoşuma gitti. ismail yazdım aradım. hoop geldi aradığım başlık. en üste böyle geliyo bi güzel bi pencere gibi bişeyle. güzelmiş.
sonra alakasız bi şekilde farkettim ki gözde hala blogumuzu takip etmiyomuş. hiç yakıştıramadım kendisine. halbuki takip etse 7 tane takipçimiz olcak. sevincez.
bi de ilk defa asayiş kelimesini berkemalsiz olarak, tek başına yazıyorum. çok acayip hissettim kendimi. teşekkürler.
sonra alakasız bi şekilde farkettim ki gözde hala blogumuzu takip etmiyomuş. hiç yakıştıramadım kendisine. halbuki takip etse 7 tane takipçimiz olcak. sevincez.
bi de ilk defa asayiş kelimesini berkemalsiz olarak, tek başına yazıyorum. çok acayip hissettim kendimi. teşekkürler.
Ekim 10, 2011
Ekim 09, 2011
Ekim 05, 2011
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)